Daha önce Almanya Şansölyesi Sayın Merkel’in yaptığı gibi özellikle Yunanistan, İtalya ve İspanya’da ilk başvuruyu yapmış (ya da parmak izi vermiş olan) mültecilerin Dublin prosedürlerini dikkate almayarak Hollanda’ya ikinci defa iltica başvuru yapması nedeniyle oluşan konut sıkıntılarından dolayı Dışişleri Bakanı Dublin prosedürlerinin adil mülteci kota çerçevesinde uygulanmasını talep etmektedir. Bu çerçevede her ne kadar Hollanda Dışişleri Bakanlığı bunu uygulamak istese de özellikle Yunanistan’ın geri kabul şartlarının AB ve BM mülteci birimi tarafından şartlarının iyileştirilmesi gerekir. Bu şartlar oluşmadığı sürece Yunanistan’ın geri kabulü son 6 yılında teknik olarak düşünmüyoruz. Ancak İtalya, İspanya ve diğer Schengen birliğine üye, Dublin Sözleşmesi’ni kabul eden ülkeler için ise aynı şey söylemek mümkün değildir. Parmak izi alınmış, EURODAC parmak izi sistemine kaydedilmiş ise bu durumda geri kabul yapmaktadır. Bakanlığın yapmış olduğu bu açıklamaların uygulanıp uygulanmayacağını zaman gösterecektir. Hollanda’ya ilticayı düşünenlerin Dublin kurallarına uyması gerekir. Bu çerçevede mutlaka bir hukukçudan deste almanız tavsiye edilir.
Hollanda; şimdilik İtalya ve Yunanistan gibi ülkelerden sığınmacı almayacak. Dışişleri Bakanı Eric Van Der Burg, Temsilciler Meclisinde yaptığı konuşmada, Hollanda’nın sığınmacıların yeniden dağıtımına ilişkin Avrupa Dayanışma Anlaşması’na uyacağını ve her ilticayı kabul etmeyeceğini söyledi. Ter Apel başvuru merkezindeki sorunlar; aşırı kalabalık sığınmacı merkezleri ve çok sayıda kriz halindeki sığınma evleri nedeniyle, “Şimdi birkaç yüz, fazladan sığınmacı almanın zamanı değil.” dedi. Devlet Bakanı, ayrıca bu mesajı bu hafta içinde Avrupa Bakanları ile Adalet ve/veya İçişleri Bakanlarının Avrupa sığınma ve göç politikasını görüşmek üzere bir araya geldikleri Lüksemburg’da da duyuracak. Van Der Burg, ayrıca Dublin Tüzüğü’ne uyum konusunda ısrar edecek. Sığınma başvurusunun ilke olarak bir sığınmacının Avrupa’ya girdiği (parmak izi verdiği) ilk ülkede değerlendirilmesi gerektiğini ifade etti.
Bakan Van Der Burg ayrıca, “İyi, düzenli ve adil bir sığınma politikasının ancak anlaşmalara uyulması halinde işe yarayacağına inanıyorum. Diğer ülkelerin bunu yapmaması adil değil.” dedi. Van der Burg’un Lüksemburg’daki toplantıya hazırlandığı belirtilirken, Meclis oturumunda Devlet Sekreteri, şu anda bir sığınma merkezinde ikamet eden sığınmacıların üçte birinden fazlasının ‘Dublin kuralları’na göre oraya ait olmadığını, başka bir ülkede iltica prosedüründen geçmeleri gerektiğini söyledi. Bu da yaklaşık 3600 kişi demektir. Bu kişiler, Hollanda sığınmacı merkezlerinde bulunmasaydı, mevcut duruma göre önemli bir kapasite sorunu çözülmüş olacaktı.
Van der Burg, adil bir Avrupa sığınma politikasında iyi bir tarama ve kayıt işleminin de vazgeçilmez olduğunu söylüyor. “Bu, düzgün bir şekilde düzenlenmediği sürece, Hollanda diğer ülkelerden sığınmacıları kabul etmeyecek!” derken “O zamana kadar konuşacak bir şey yok.” şeklinde tepki gösterdi. Meclis, sığınmacıların kabulü konusunda bölünmüş durumda. Koalisyon Partisi VVD, diğerlerinin yanı sıra, mevcut sığınma akınını Hollanda için savunulamaz ve çok fazla olarak nitelendiriyor. Milletvekili Ruben Brekelmans (VVD); Dışişleri Bakanı’nın “tüm yasal yolları tüketen sığınmacılar”ın girişini azaltmak ve geri dönüşlerini artırmak için çok daha fazlasını yapması gerektiğine inanıyor. JA21 ve SGP, ayrıca “tüm yasal yolları tüketenlerin sınır dışı edilmesi” konusunda daha fazla çalışma yapılması gerektiğine inanıyor. PvdA ve SP gibi çeşitli partiler Ter Apel’deki durumu son derece endişe verici buluyor. Son olarak SP Milletvekili Jasper van Dijk, sığınmacı problemini bir ‘karmaşa’ olarak tanımlıyor.
