Dublin prosedürü hakkında

Dublin prosedürü

32 Avrupa ülkesi tarafından uygulanan Dublin Tüzüğü ((EU) 604/2013 sayılı Tüzük), bir sığınma başvurusunun incelenmesinden hangi devletin sorumlu olduğunu belirlemektedir. Yönetmeliğin belirlediği kriterlere dayanarak, başvurunun incelenmesinden bir başka devlet sorumlu ise, yönetmelik kişinin bu devlete transfer edilmesini öngörmektedir.
AB hukuku kapsamında, Dublin Tüzüğü, devletlere, sığınmacıları geri alma ya da sığınmacıların sorumluluğunu üstlenme ile ilgili taleplere cevap vermeleri için zaman dilimleri sunmaktadır ( 21, 22, 25 ve 29. maddeler). Ayrıca, devletin başvuru sahibini transfer etmeden önce belirli kanıtları toplamasını (22. madde), kişisel bilgilerin gizliliğini sağlamasını (39. madde), kişiyi Dublin Tüzüğü ve niyet edilen Dublin transferi ve mevcut hukuki başvuru yolları hakkında genel olarak bilgilendirmesini şart koşmaktadır. Yönetmelik, idari işbirliğine ilişkin muhtemel gerekleri (Dublin Tüzüğü 34. madde) ve sorumluluğun sona ermesine ilişkin güvenceleri (19. madde) öngörmektedir.

Örnek: Kastrati davasında ABAD, Dublin Tüzüğü’nün, başvuruyu incelemekten sorumlu AB üye ülkesinin başvuru sahibinin sorumluluğunu almayı kabul etmesinden önce geri çekilen sığınma başvuruları için artık geçerli olmadığına karar vermiştir.
Başvurunun geri çekilmesine bağlı gerekli kararları almak ve bilhassa, incelemeyi sürdürmemek ve bu bilgiyi başvuru sahibinin dosyasına işlemek, topraklarında başvuru yapılan üye ülkenin sorumluluğundadır.

Dublin Tüzüğü’nün 5. maddesi normalde her bir başvuru sahibi ile kişisel mülakat yapılmasını gerektirmektedir. Bu kişiler etkili bir başvuru yolu hakkına sahiptirler; ya temyiz organı tarafından transfer kararı incelenirken ülkede kalmalarına izin verilmeli ya da temyiz organına, ya kendi inisiyatifiyle ya da talep üzerine transferi askıya alma olanağı tanınmalıdır (27 (3). madde).

Dublin Tüzüğü ayrıca refakatsiz küçükler için usuli güvenceler  ve aile birliğini idame ettirmeye ilişkin hükümler içermektedir. Yönetmeliğin 8.–11. ve 16. maddelerinde, çekirdek aile üyeleri (Yönetmeliğin 2 (g). maddesinde tanımlanmıştır) konusunda sorumlu üye ülkeyi belirlemeye ilişkin kriterler yer almaktadır. Buna ek olarak, üye ülke diğer aile fertlerini bir araya getirmek için bir diğer üye ülkenin başvuruyu incelemesini talep edebilir (17 (2). madde «insani yardıma ilişkin madde»). 7 (3). madde, üye ülkelerin başvuru sahibinin aile fertlerinin ve akrabalarının bir başka AB üye ülke topraklarında bulunmasına ilişkin tüm kanıtları, eğer bunlar, bir diğer üye ülkenin sığınma talebini inceleme sorumluluğunu kabul etmesinden ve önceki başvurunun özüne ilişkin bir karar verilmesinden önce ortaya konmuş iseler, dikkate almalarını gerektirmektedir. Ciddi insani sorunlar söz konusuysa, üye ülke bazı koşullarda, bir kişi diğer bir kişiye bağımlıysa ve bu iki kişi arasında aile bağları mevcut ise, sığınma başvurusunu incelemekten sorumlu hale gelebilir.

Örnek: K davası187, gelini yeni doğum yapmış bir kadının Avusturya’dan Polonya’ya transfer edilmesi ile ilgiliydi. Gelin ayrıca üçüncü bir ülkedeki travmatik bir olay nedeniyle engelli ve ciddi bir hastalıktan muzdaripti. Başına gelenler ortaya çıktığı takdirde, gelin muhtemelen kültürel gelenekler nedeniyle aile şerefini korumak isteyen erkek aile fertleri tarafından şiddet görme riskiyle karşı karşıya kalacaktı.

Bu koşullar altında, ABAD, 15 (2). maddede belirtilen koşullar yerine getirildiği takdirde, bu hükümde bahsi geçen insani sebeplere istinaden, sığınmacının sorumluluğunu üstlenmek zorunda olan üye ülkenin, sığınma talebini incelemekten sorumlu üye ülke haline geleceğine karar vermiştir.

Dublin Tüzüğü kriterlerine göre, bir AB üye ülkesi sorumlu olmasa da bir başvuruyu yine de incelemeye karar verebilir (Dublin Tüzüğü’nün 17 (1). maddesi kapsamında «egemenlik maddesi»).188 Tüzüğün 3 (2). maddesine göre, eğer başvuru sahibinin Dublin kriterleri uyarınca sorumlu bulunan üye ülkeye transferi bu kişiyi Şart’ın 4. maddesi ile yasaklanan kötü muameleye maruz kalma riski ile karşı karşıya bırakacak ise, başvuru sahibini transfer etmeye karar veren ülke tüzüğün diğer kriterlerini incelemeli ve makul bir süre içinde, bu kriterlerin başka bir üye ülkenin sığınma başvurusunu incelemekten sorumlu olmasına izin verip vermediklerini belirlemelidir. Bu durum, ilk bahsi geçen ülkenin, başvuru sahibinin temel haklarının çiğnenmesi riskini önlemek için, başvuruyu incelemekten sorumlu olmasına sebep olabilir (3 (2). madde).

Örnek: Ortak görülen N.S. ve M.E. davalarında ABAD, kişilerin Dublin Tüzüğü kapsamında Yunanistan’a transfer edilmelerinin, AİHS’nin 3. maddesine tekabül eden AB Temel Haklar Şartı’nın 4. maddesini ihlal edip etmeyeceğini incelemiştir. ABAD davaları incelediği tarihte, zaten AİHM Yunanistan’da sığınmacılar için kabul koşullarının ve diğer koşulların AİHS’nin 3. maddesini ihlal ettiğine ilişkin bir karar vermişti. ABAD, üye ülkelerin, sığınmacıların Yunanistan’da insanlık dışı veya aşağılayıcı muameleye maruz kalma konusunda gerçek bir risk altında olmalarına neden olan sığınma prosedürü ve kabul koşullarındaki sistemsel eksikliklerden «bihaber» olamayacaklarına karar vermiştir. Dublin Tüzüğü’nün Şart kapsamındaki haklar ile uyumlu şekilde uygulanması gerektiğinin altını çizmiştir. Bu – sorumlu başka bir üye ülke olmaması durumunda – sığınmacıların taleplerini Yunanistan’da ibraz etmiş olmasına rağmen, Birleşik Krallık’ın ve İrlanda’nın bu talepleri incelemek zorunda oldukları anlamına gelmektedir.

Sığınma ve geri dönüş vakalarında usuli güvenceler ve hukuki yardım
AİHS kapsamında, Dublin Tüzüğü’nü yorumlamak AİHM’nin görevi değildir. Bununla beraber, Mahkeme’nin içtihadında gösterildiği üzere, Sözleşme’nin 3. ve 13. maddeleri de Dublin transferleri bağlamında uygulanabilir güvenceler sağlayabilirler.

Örnek: M.S.S. / Belçika ve Yunanistan davasında, AİHM hem Yunanistan›ın hem  Belçika›nın, başvuru sahibinin 3. madde ile bağlantılı olarak AİHS’nin 13. maddesi uyarınca etkili başvuru hakkını ihlal ettiğini tespit etmiştir. Mahkeme, Yunanistan’da, başvuru sahibini, sığınma mevzuatının uygulamaması ve sığınma prosedürüne ve başvuru yollarına erişimdeki ciddi yapısal eksiklikler nedeniyle kötü muamele riski altında olduğu Afganistan’a keyfi şekilde ihraç edilmekten koruyacak etkili güvencelerin olmadığı sonucuna varmıştır. Belçika ile ilgili olarak, başka bir ülkeye doğru sınır dışı edilmenin kişiyi Sözleşme’nin 3. maddesi uyarınca yasaklanmış bir muameleye maruz bırakacak olduğu durumlarla ilgili AİHM içtihadına uygun olarak Yunanistan’a Dublin transferiyle gönderilme kararına karşı Belçika’da yapılan itirazın bu ülkede dikkatli ve titizlikle incelenmemiş olduğu tespit edilmiştir.

Yorum yaz